Araştırma

Ülkemizde Araştırmaya yaklaşım pek sıcak değildir. Birçok işletme ve kurum (belki siz de) araştırmaya verilen paranın boşa gideceğini düşünmektedir. Araştırma yaptıran işletme ve kurumlar da özellikle küresel ve ulusal kriz dönemlerinde ilk önce araştırma giderlerini kısmakla işe başlar.

Bu düşüncelerin tam aksine artık günümüz koşullarında araştırma, işletme ve kurumlar için olmazsa olmazlar arasına girmelidir. Çünkü artık tüketici profili oldukça değişmiştir.

1950’li yıllarda piyasaya ürün ya da hizmet sunan yani arz eden neyi ne şekilde sunarsa ürün ya da hizmet alan yani talep eden o hali ile satın almakta idi. Bunun başlıca nedeni alternatifi olmaması, rekabet ortamının az olması ve bilinçli tüketici kitlesinin az olmasıdır. 2000’li yıllara gelindiğinde ise arz-talep dengesi tersine işlemeye başlamıştır. Artık arz eden taraf, talep eden tarafın istekleri doğrultusunda ürün ve hizmet sunmaya başlamıştır. Aynı şekilde bunun da nedeni tüketicinin alternatifinin oldukça artması, rekabetin artması ve bilinçli tüketici kitlesinin fazlalaşmış olmasıdır. Artık tüketici, alacağı her tür ürün ve hizmette oldukça fazla seçeneğe sahiptir. Kendisine en uygun olan ürün ve hizmeti satın almaktadır. Bu durum “tüketici beklenti ve memnuniyeti” kavramlarını ortaya çıkarmıştır. Tüketicinin beklentisini en iyi şekilde karşılayan ve tüketiciyi memnun eden işletme ve kurum kazanmaktadır. Bununla birlikte müşteri memnuniyeti tek başına yeterli olmamaktadır. Önemli olan hususlardan biri bu memnuniyeti daimi kılıcı şekilde hareket etmektir.

Tüketici beklentilerini tespit etmenin ve memnuniyet konusunda geri dönüşleri ölçmenin yolu ise “Araştırma” dan geçmektedir.


Araştırmalar hakkında detaylı bilgi/fiyat teklifi almak için tıklayınız